Her şey, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmanızla başladı! O eskilerin, büyüklerimizin coşkuyla anlattıkları, hayranlıkla dinlediğimiz Destansı Anadolu Babayiğitlerinin hikâyelerinin sonunda hep hüzünlenirdik. Çünkü artık onlar yoktu!
Bakınız,
Üstat, o günkü hüznümüzü nede içli kayıt altına almış;
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti,
İyi insanlar iyi atlara binip gitti.
İyi insanlar iyi atlara binip gitti.
Evet, yiğitler doludizgin
atlara binip gitmişlerdi! Milletimiz ise, mahzun-mahcup bir vaziyette, dönme
dolap çevirenlerin ellerinde kalmıştı!
İşte, göğsümüz kabararak dinlediğimiz
hikâyelerin sonunda, doludizgin uzaklaşan atların nal seslerini duyar gibi
olur, için için hüzünlenirdik hep!
Sonra, umutsuzluğumuzun
gittikçe derinleştiği bir zamanda, bir yiğit ses yükseldi İstanbul'dan!
Evet,
evet işte O! eskilerin anlattığı Yiğitlerden birisi çıkagelmişti bu Aziz
Milletin imdadına!
Millet, umutlanıp sevinirken, yıllardır Ülkemizin üzerine karabasan gibi çöken, bir büyüğümüzün tarifiyle, “mutlu-putlu--zalim azınlık” büyük bir şaşkınlık içerisindeydiler! Kurdukları, zulme varan sömürü düzenin yıkılması onların en büyük korkularıydı!
Önceleri, küçümseyip, alay etmeye kalkıştılar!
Sonra
korkmaya başladılar!
Öfkelendiler,
kudurdular ve “iyilere” her zaman, hep yaptıkları gibi
hileler, tuzaklar kurup kalleşçe saldırılara geçtiler!
Ama karşılarında hiç ummadıkları kadar güçlü, cesur bir yiğit vardı!
Anadolu’nun has insanları, Onlar
adamın iyisini, merdini, cesurunu gözünden
tanırlar!
İşte
Adamın en güzeli, en cesuru, en merdi, en merhametlisi, en gözü kara Yiğidi,
Hak için-Halk için çıkmıştı meydanlara, dimdik, kafa tutuyordu o zalimlere!
Anadolu
insanının gönlü ferahladı; bu Yiğit Adamı bağırlarına bastılar, başlarına taç
yaptılar!
Ve çakallar, onlar her zamankinden beter kudurmuşlar, gözlerini kan bürümüş, pis ağızlarından salyalar akmakta; her yönden, her yoldan, en adice, en kalleşçe saldırılara geçmişlerdi bu Yiğit Adama karşı!
...
Ve çakallar, onlar her zamankinden beter kudurmuşlar, gözlerini kan bürümüş, pis ağızlarından salyalar akmakta; her yönden, her yoldan, en adice, en kalleşçe saldırılara geçmişlerdi bu Yiğit Adama karşı!
...
Niyet hayır, akıbet hayır!
Çok sürmedi;
yıllardır, Ülkemizi sömüren, Milletimizin inançlarına hakaret edip, alay eden
hatta Kurtuluş savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu olarak
Anadolu insanının daima sevdiği, saygıyla andığı Atatürk’ü istismar edip, kendi emellerini uğruna, onu putlaştırıp arkasına sığınarak bu
ülke insanına etmedikleri hakareti, zulmü bırakmadılar!
Milletimiz yokluk-yoksulluk içerisinde
kıvranırken, Ülkemizin kaynaklarını kendi keyifleri için har vurup harman
savuran o çakallar sürüsü, gün geldi, bu Yiğit-Uzun Adamın
karşısında, bir daha
toparlanamayacakları şekilde büyük bir bozguna uğrayıp, darmadağın oldular!
Yiğit
Adamın zaferiyle, Milletimizin gözü-gönlü aydınlandı, yüzü güldü!
Fakirin,
fukaranın, garibanın yuvası şenlendi! Herhangi bir geliri olmadığından, ömrünün
ahirinde, evladının-gelininin minnetini çeken ak saçlı ninemize, aksakallı
dedemize, engelli kardeşlerimize maaş bağlanarak onlar başkalarının töhmeti
altında kalmaktan kurtarıldı.
Memuru,
işçisi, esnafı, çiftçisi ve hatta işsizi bile artık geleceğe daha bir güvenle
bakmaya başladılar.
Yiğit
Adamdan önce, Ülkemizin, dışarıda neredeyse hiç itibarı yoktu! Sık
sık IMF müfettişleri Ülkemizi denetlemeye geliyorlardı! Politikacılarımız,
başka ülkeler karşısında her zaman ezgin-çekingen hatta korkak bir tavır
sergilemekteydiler.
Ama O Yiğit Adam, dimdik duruşuyla, her
platformda cesur ve haktan yana tavrıyla Ülkemizin saygınlığını
ve itibarını yükselttiği gibi birçok haksızlığa uğrayan mazlum milletlerinde
haklarını savunup, koruyarak onlarında sevgi ve saygılarını kazanıp “Yeryüzü
Lideri” unvanını aldı!
Uzun İnce Yolda, Kömürlü
Kara Trenden, Konforlu Hızlı Trene!
Yiğit
Adamın liderliğinde; Ülkemizde, başkalarının hayal bile edemeyeceği, Maşallah
olağanüstü güzel ve önemli projeler hayata geçirildi.
Bu
konuda şöyle bir benzetme veya kıyaslama yapmak istiyorum; Yiğit Adamdan önce,
bu ülkenin insanları uzun ince hayat yolunda, ömürlerini, kömürlü kara
trenle yolculuk yaparak geçirmekteydiler! Şimdi ise, Yiğit adamın
kaptanlığında, uzun ince yolda, en son model, oldukça konforlu süper bir trenle
seyahatimizi sürdürmekteyiz.
Ancak her devirde bu Aziz Milletin düşmanı
hiç eksik olmadı! Çünkü yeryüzünü kendi kontrolleri altında tutup, sürekli sömürmek isteyen aç gözlü-vahşi emperyalist
devletler, bu arzularını
gerçekleştirmek yolunda, Milletimizi daima bir engel olarak
gördüler-görmekteler!
Dolayısıyla
Milletimizin enerjisini emerek, Vatanımızı bölüp, parçalamak için her daim
çeşitli oyunlarla, Ülkemize kalleşçe saldırılarda bulunmaktalar! Bununla
beraber, dinsel ve ırksal yönlerden
Milletimize düşman olan bazı milletler de var ki, bunlar da düşmanlıklarını
mertçe ilan edip açıkça savaşmak yerine taşeron
terör örgütleri oluşturup, bunlarla Ülkemizi yıpratmaya çalışmaktalar!
İşte
bir ata öğüdümüz var ya, “su uyur
düşman uyumaz!”
Yiğit Reisimizle, Ülkemizin şaha kalktığını
gören düşmanlar, hasetlerinden çatlarken bir yandan da büyük bir korkuya kapıldılar!
Dolayısıyla haset ve korkuyla çılgına dönmüş bir vaziyette, Ülkemize karşı daha
da kalleşçe saldırılar planlayıp-uygulamaya geçirmekteler! Saldırılarında, her
zaman olduğu gibi, içimizdeki kahpeleri maşa olarak kullanmaktalar!
İnsanı İnsanlıktan
Tiksindiren Şerefsizler! Feto Çapulcuları
Bu
sefer ki maşaları ise, insanlık onurunu ve şerefini zedeleyecek kadar adice,
şerefsizce ve kahpece eylemlere kalkışan bir hainler güruhuydu!
Bu uyuz çakallar sürüsü de,
Milletimizin en kutsallarını maske olarak kullanıp, efendilerinin emir ve
arzularını gerçekleştirmek için, tarihte benzerine rastlanmayacak derecede,
akla-hayale gelmeyen ve hiçbir vicdana da sığmayacak iğrenç-adice hıyanetler ve kalleşliklerle Yiğit Adama karşı saldırıya
geçtiler!
Ancak Rabbine sığınıp, Milletinin önünde
dimdik duran Yiğit Adamın karşısında elleri ayakları birbirine dolandı ve Milletimizin o meşhur Osmanlı
şamarıyla feleklerini şaşırıp, büyük bir hüsrana ve bozguna uğramakla beraber
İlahi bir tokatla da tüm dünyanın gözü önünde aciz-zelil-sefil-peri perişan bir
hale düştüler!
Yiğit Adam, Milletin Gözünde ve Gönlünde Daha da Yüceldi!
Yiğit
Adam, Milletimizin Reisi Cumhuru ise Milletin gözünde ve gönlünde daha da
yüceldi ve Maşallah, Vatanımızın kalkınıp, zenginleşmesi ve Milletimizin daha
da huzurlu bir yaşam kalitesine ulaşabilmesi için çok daha büyük bir azim ve
şevkle, çok şükür Milletimizin önünde hizmetlerini sürdürmektedir! Allah başımızdan eksik etmesin.
İsmail Hakkı Kavurmacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder